Tarihi Yarımada Alan Yönetim Planı Kapsamında Ayazmalar ve Su Kültürünün Ele Alınmasına Yönelik Bir Değerlendirme
Künye
ORDU, Melek, Tarihi Yarımada Alan Yönetim Planı Kapsamında Ayazmalar ve Su Kültürünün Ele Alınmasına Yönelik Bir Değerlendirme, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı Kültürel Mirasın Korunması ve Yönetimi Programı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2021.Özet
Tarihi yarımada alan yönetim kapsamında bulunan Fatih ilçesindeki ayazmalar çalışmanın konusudur. İstanbul’da Suriçi olarak adlandırılan bu alan Bizans döneminde kent merkezini oluşturur. İnsan yaşamının kaynağı olan su, ilk çağlardan beri kutsaliyet atfedilmiş, ritüellerin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Bugün hala semavi dinlerde su çok önemli bir yeri kapsamaktadır. Bu sebeple İstanbul ayazmaları da şehrin soyut ve somut kültür mirasının önemli bir parçasıdırlar. İstanbulluların yüzyıllardır şifasına inandıkları ayazmaların her biri farklı bir kutsal varlığa adanmıştır. Her derde deva olan bu ayazmalar günümüzde unutulmuş, tahribata uğramış veya yok olmuştur. Tarihi Yarımada’da birer kültür varlığı olarak tescil ve varlıklarını sürdürebilmelerinin önemli olduğu düşüncesi ile bu tezde ayazmalar ve su kültürü ele alınmıştır. Tarihi Yarımada Yönetim Planı içine alınarak, korunmaları,tescillenmeleri ve birer kültür varlığı olarak gelecek kuşaklara aktarılmaları hedeflenmiştir. The Agiasmata (Holy Springs of Orthodox Greeks) in Fatih district, which are within the scope of the Istanbul Historic Peninsula Management Plan, are the subject of this study. Fatih District, also known as the Walled City in Istanbul constitutes the city center during the Byzantine period. Water as the source of human life, has been attributed to holiness since ancient times and has been an integral part of rituals. Therefore, agiasmata (the holy springs) in İstanbul are important components of the tangible and intangible heritage of the city. Water still has a notable importance in monotheist religions today. Each of the holy springs that residents of Istanbul have visited for centuries is dedicated to a different sacred entity. These holy springs have been forgotten, destroyed or disappeared today. With the idea that it is important for them to be registered and survive as cultural assets in the Historic Peninsula, this thesis deals with the holy springs and water culture. The study by presenting the importance of these holy springs as cultural assets, aims them to be included in the Historic Peninsula Management Plan in order to be registered, protected, and transferred to future generations. The current states of conservation of the holy springs and their conservation problems, which have not been dealt with in recently, are also discussed in this study.