Toplumcu Gerçekçi Romanlar Başta Olmak Üzere Edebi Eserlerin Sosyoloji Alanında Veri Olarak Kullanılabilirliği
Künye
ÇELENLİOĞLU, Asiye. "Toplumcu Gerçekçi Romanlar Başta Olmak Üzere Edebi Eserlerin Sosyoloji Alanında Veri Olarak Kullanılabilirliği". EKEV Akademi Dergisi, 81 (2020): 1-12.Özet
Geleneksel toplumdan modern sanayi toplumuna geçişte yaşanan toplumsal krizleri
çözümlemek amacıyla XIX. yüzyılda Batı’da ortaya çıkan sosyoloji, toplumun dinamiklerini
normlar, değerler, toplumsal ilişkiler, dinî inançlar, bireyin toplum içindeki rolü ve
konumu gibi konular etrafında anlamaya çalışır. Toplumu aynı çerçevede değerlendirip
kurguladığı romanlarda bu dinamikleri yorumlayan edebiyat, ilişkiler ve değerler ağı
içinde gözlemlediği insanlardan seçtiği başat tiplerle dönemin sorunlarını incelerken,
sosyolojiye veri sağlamaktadır. Sosyolojinin araştırma alanı olan aile yapısı akrabalık
bağları, komşuluklar, kentler ve köyler gibi tüm yaşamı saran kurumsallaşmış insan ilişkileri,
sosyologlar onları anlamlandırmadan önce failleri tarafından isimlendirilmiş ve
sağduyu ile yapılandırılmıştır. Aynı olguyu imgelem yoluyla yaşadığı tarihi süreç ve yapıyla
ilişkilendiren bir sosyolog ile edebiyatçı arasındaki fark; edebiyatçı olguyu sağduyu
ile yorumlarken sosyoloğun evrensel kuramlar içinde sosyolojik boyutunu anlamlandırmasından
ibarettir. Bir edebiyatçı hayata tuttuğu projeksiyonla sıradan bir olayı nedensonuç
bağlamında hikâyeleştirirken bir sosyolog aynı sıradanlığı sorunsallaştırmaktadır.
Bir edebî eseri toplumsal zeminden hareketle anlama amacı güden sosyolojik eleştiriyi,
tersten okumayla, toplumu ürettiği edebi eserler yoluyla anlama hedefi gütme, edebiyat
ve sosyolojinin iç içe geçmiş disiplinler olduğunu pekiştirmektedir. Engels’in, Fransız
tarihinin adresi olarak Balzac’ın romanlarını göstermesinden, doğuşundan itibaren Türk
edebiyatında roman konularının dönemin sorunsalına göre değişmesine, Mısır edebiyatında
gerçekçi romanların toplumsal değişime ayna tutmasına kadar pek çok örnek, edebiyatın
sosyolojiye veri sağlamadaki başarısına işaret etmektedir. Bu çalışmanın hedefi,iki disiplin arasındaki ilişkiye işaretle, roman okumalarının sosyoloji alanındaki önemine
vurgu yapmaktır. In the order to solve social crises in transition from traditional society to modern, the
sociolgy that emerged in the West in the 19th century tried to understand the society’s
dynamics and issues such as norms, values, social relations, religious beliefs, the role of
the individual in society. Because literature review and represent society, its provides very
wide data to sociology. The family structure, which is the research field of sociology, is
the institutionalized human relations that surround the whole life, such as neighborhoods,
cities and villages, and named by perpetrators before sociologists make sense of them and
structured with common sense. A sociologist problematizes the same mediocrity while a
literary narrates an ordinary event in the context of cause and effect with the projection
he holds from any section to life. Sociological criticism, which aims to understand a
literary work, reinforces that the aim of understanding society through literary Works.
Engels refers to Balzac’s novels as a source of French history. Along with that many
examples from the birth of Turkish literature to the problematic of the novels and from
socialist realistic novels in Egyptian literature to the mirroring of social change on the
historical lines point to the success of literature in sociological data.
Kaynak
EKEV Akademi DergisiSayı
81Bağlantı
http://www.ekevakademi.org/Makaleler/453433028_01%20Asiye%20CELENLIOGLU.pdfhttps://hdl.handle.net/11352/3647