Günümüz Selefî Hâricî Akımın Şiddet Teolojisi
Künye
AKGÜN, Ali Rıza, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Temel İslam Bilimleri Programı, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2021.Özet
Bu çalışmada, son yıllarda Ortadoğu merkezli uyguladıkları şiddet eylemleriyle dünya gündemine oturan günümüzdeki Selefî Hâricî akımın tarihî seyrini, düşünce dünyasını ve şiddet anlayışlarını dayandırdıkları dinî referanslarını tahlil ettik. Çalışmamızın birinci bölümünde, İslam’ın şiddete bakışını ve İslam’da ilk şiddet hareketi olan Hâricîleri inceledik. İnceleme sonucu, İslam’da merhamet, müsamaha ve barışın asıl olduğu, şiddetin savaş gibi zarurî durumlarda istisnaî olarak kullanıldığı ve kadim Hâricîlerle günümüzdeki Selefî Hâricî akımın temel şiddet anlayışında birbirine benzedikleri sonucuna vardık.
İkinci bölümde, akımın tarihî sürecini ve şiddet anlayışının seyrini inceledik. Akım, şiddet anlayışı bakımından üç merhale geçirdiğini gördük. Birinci merhale, şiddet anlayışının ilk oluştuğu ve müessis eserlerin yazıldığı Mısır dönemidir. Bu dönem 1960’lı yılların ortalarından, 1980’li yılların ikinci yarısına kadar devam etmiştir. İkinci merhale, akımın şiddet anlayışının Arap Yarımadası kökenli zâhirî ve lafızcı anlayışla mezcedilerek daha şedit hale geldiği ve uluslararası boyut kazandığı dönemdir. Bu dönem, 1980’li yılların ortalarından, 2000’li yıllara kadar Afganistan merkezli devam etmiştir. Üçüncü merhale, din ve cihat adına İslam’ı kendileri gibi yorumlamayan Müslümanlara dahi şiddet uyguladıkları ve Hâricîlik vasfıyla anıldıkları Irak ve Suriye dönemidir. Bu dönem, akımın 2003 yılında Irak’ta toplanmasıyla başlamış olup, son meşhur liderleri Ebu Bekir el-Bağdâdî’nin 2019’da öldürülmesiyle son bulmuştur.
Üçüncü bölümde, akımın düşünce dünyasını, zihniyetlerini oluşturan fıkhî ve fikrî arka planı, şiddet adına savundukları fikirlerde Ehl-i Sünnet’in temel ilkelerine riayet ettikleri ve Müslümanların maslahatı için cihat ettikleri iddialarını ele aldık. Yaptığımız araştırma sonucu, şiddet fıkhının oluşmasında ilmî ve fikrî zafiyetin yanı sıra, tecrübe eksikliğinin etkili olduğu, son geldikleri nokta itibariyle kendilerini desteklemeyen Müslümanlar dâhil bütün insanları ötekileştiren ve din adına öldürmeyi kutsal sayan bir düşünceye sahip oldukları anlaşılmış oldu. Aynı zamanda şiddet düşüncesinin açıkça tezahür ettiği tekfir, hâkimiyet, velâ-berâ ve cihat konularında Ehl-i Sünnet âlimlerin ortaya koydukları ilmî kurallara riayet etmedikleri ve cihat adına gerçekleştirdikleri eylemlerden en çok Müslümanların ve İslam Dünyası’nın zarar gördüğü gerçeğiyle karşılaştık. In this study, we have analyzed the religious references for the thought paradigm and understanding of violence as well as the historical development of today’s Salafī-Khārijī movement. This movement has taken spotlight center stage in world affairs in recent years due to their violent protests originating in the Middle East. In the first section of our study, we analyzed Islam’s outlook on violence, and the Khawārij who were the first violent movement in Islam. As a result of the analysis, we concluded that mercy, pardoning, and peace are foundational in Islam, that violence exists as an exception in necessary situations such as war, and that the previous Khawārij and the current Salafī-Khārijī movement are similar to one another in their understanding of violence.
In the second section, we analyzed the movement’s historical progress and the development of their understanding of violence. We found that the movement went through three phases of development from the standpoint of their understanding of violence. The first phase is the Egyptian period in which the understanding of violence first formed, and the formational scripts were written. This period continued from the mid 1960’s till about the second half of the 1980’s. This movement in the second phase intensified and became an international movement as a result of mixing with a literalist and zāhirī understanding that originated in the Arabian Peninsula. Afghanistan became the center during this period from the mid 1980’s until the 2000’s. The third phase is the period of Iraq and Syria, where they used violence and attacked other Muslims who did not share their interpretations in the name of jihad and were described as Khārijīs. This period started in 2003 when the movement gathered in Iraq and continued until the death of their infamous leader, Abu Bakr al-Baghdadi in 2019.
In the third section of this study, we have addressed their worldview, the legal and intellectual background of their thought, their justification of violence as being part of the foundational principles of Ahl- Sunna, and their claim that their jihad is for the welfare of the Muslims. As a result of our research, it has become clear that their violent fiqh isn’t just a result of their intellectual weakness but also their lack of experience. They engage in the othering and killing of anyone who disagrees with them, including Muslims. We reached the conclusion that their violent worldview, which becomes apparent in the areas of anathematization, sovereignty, walā’ wa barā’, and jihad, is not in adherence with the rules put forth by the scholars of Ahl al-Sunna. The Muslims and the Muslim world at large were most harmed by their actions which were done in the name of jihad