Sürdürülebilir Mimarlık Bağlamında Yapılı Çevrede Değişim ve Uyarlanabilirlik Kapasitelerinin İşlevsellik Açısından İncelenmesi
Künye
ALSİBAAİ, Leyla, Sürdürülebilir Mimarlık Bağlamında Yapılı Çevrede Değişim ve Uyarlanabilirlik Kapasitelerinin İşlevsellik Açısından İncelenmesi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı Mimarlık Programı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2022.Özet
Yapılı çevre kullanıcısı sürekli bir değişim halindedir. Dolayısıyla yapılı çevreden beklentiler de değişmektedir. İnsanın dinamik gereksinimlerine yapılı çevrenin kısıtlı kalması, kullanıcının konfor seviyesini düşürmekle beraber yapının kullanımını aksatacak ve terk edilmesine sebep olacaktır. Uyarlanabilirlik kavramı bina programına katıldığında her türlü değişen şartlarda aktif olarak kullanabilirliği artırmaktadır. Bu açıdan bakıldığında uyarlanabilirlik, sürdürülebilir mimaride önemli bir yer tutmaktadır. Bununla beraber uyarlanabilir bir çevre yapılandırmak, hem kullanıcının konforunu artırmakta hem de bireysel ve genel ekonomi düzeyinde olumlu etkiler yaratmaktadır. İnsanların kişisel gereksinimleri, yaşantı ve genetiğine göre yüzeysel olarak değişiklik gösterse de ortak olduğu ana başlıklar mevcuttur. İnsan ve yapılı çevre, zaman kavramından etkilenen unsurlardır. İnsan-yapılı çevre ilişkisini yapılı çevreye insanların uyguladığı davranış ve eylemler üzerinden okumak mümkündür. İnsanlar, vakit geçirdikleri ortamı kendi değişim ve gelişimlerine göre uyarlama çabasında bulunurlar, bu da yalnızca esnek olarak kurgulanmış bir plan şeması üzerinde iyi sonuçlar verebilmektedir. Yapılı çevreyi kendileri düzenleyen veya uyarlayan kullanıcıların, çevrelerine sahip çıktıkları ve devamlı olarak bakımını eksiksiz yaptıkları verilen örnekler üzerinden görülmüştür. Ekonomi, çevre, topluluk, aile ve teknoloji gibi kullanıcı gereksinimlerinin değişiminde rol oynayan etkenler, kendi içinde de bir etkileşim sistemi oluşturmaktadır. Aynı zamanda değişen ihtiyaçlara adapte olmaya çalışan yapılı çevre, yeni gereksinimler yaratabilmektedir. Gelecekte tahmin edemediğimiz şekillerde gereksinimlerin değişmesi kaçınılmaz bir gerçektir. Mimaride mekân, içinde gerçekleşen eylemlerin bir oluşumudur. Dolayısıyla mekânın kullanıcı gereksinimleri ve dinamikliğinden bağımsız olarak tasarlanması, kullanım amacını yerine getirememesiyle sonuçlanmaktadır. Bu tezde incelenen dönemin esneklik tanımlamaları, en kapsayıcı kavramın değişim olduğunu anlatmaktadır. 2000 yıllarında, bireyin özgürlüğü ve seçme hakkı olgusu tanımlamalarda yer almaya başlamıştır. Esnek yapının farklılaşan tanımları, yapının bitmiş bir ürün değil devamlı dönüşen bir süreç olmasında ittifak etmiştir. Tezin üçüncü bölümünde yapılı çevrede uyarlanabilirlik kapasitesini artırmak adına hem plan şemasıyla hem de teknik çözümlerle ilgili tasarım sürecinde izlenebilecek yöntemler ele alınmıştır. Dördüncü bölümünde dünya mimarlarının geliştirdiği esneklik teorileri ve izledikleri çeşitli yaklaşımlar örnekleri ile beraber incelenmiştir. The user of built environment has always been in a changing status. Hence, his expectations of the built environment is continuously changing. The built environment staying rigid against humans dynamic needs, besides resulting in reducing the users luxury, it will hinder the usage of the building and thus lead the users to leave it abandoned. Adding the adaptability consept to the building program, will enhance the ability of using it actively in all changing needs. From this point of view adaptability, occupys an important place in sustainable architecture. Nonetheless, other than increasing the users luxury, builting an adaptable environment has its positive impact on individual and general economy. Even though human needs superficially differ from a personality to another according to its experience and genetics, there are main headings that they’re all connected to. Humanbeing and built environment are both elements that time affetcs and its only possible to read the human-built environment relationship over the humans behavior and actions on the built environment. Humans, put effort in adapting the environment they spend time in according to their change and progress, and this can only results in a good way if its done to a flexible schema. It’s noticed from instances thar the users who organize or adapt their built environment are tend to take good care of it. The factors such ad economy, environment, society, family and technology that plays a role in changing the user needs, generate an interaction system within it self. Also, the built environment that is endeavoring to adapt to the changing needs, can sometimes create new needs. Therefore its an inevitable fact that the needs of today will change tomorrow in a way we can’t predict. A space in architecture, is a formation of the actions inside it. Thus, designing spaces regardless of user needs and its dynamism will result in them being unable to deliver their purpose. The flexible definitions in the period this thesis studied, showed that the most inclusive term was change. The fact of the freedom of users and their right of choice started taking place from year 2000 and forward but never been mintiond before. All the different definitions of a flexible building has united in the fact of it being a constantly changing process rather than a product. The third chapter of this thesis studied different tactics some concern the schema and some concern the technichal solutions that can be followed in the designing phase to increases a buildings adaptability. The fourth chapter reviewed with examples the theories and approaches of the worlds architects about flexibility.