Duygu Düzenleme Güçlükleri, Savunma Stilleri ve Karanlık Üçlü Kişilik Özellikleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

Abstract

Çalışmada son yıllarda tanı-ötesi bir değişken olarak sıklıkla çalışılan duygu düzenleme güçlükleri ile tanımlandığı dönemden bu yana klinik açıdan önemini koruyan savunma mekanizmalarının karanlık üçlü kişilik özellikleri üzerindeki yordayıcı etkisi incelenmiştir. Ayrıca kişilerin duygu düzenleme güçlüğü, savunma mekanizmaları ve karanlık üçlü kişilik özellikleri puanlarının sosyodemografik değişkenlere göre farklılık göstereceği ve benzer şekilde bu değişkenlerin yordama etkisinin yaş, cinsiyet, eğitim ve medeni durum değişkenlerine göre farklılık gösterebileceği düşünülmüştür. Duygu düzenleme güçlüklerini ölçmede Duygu Düzenlemede Zorluklar Ölçeği (DDZÖ), savunma mekanizmalarını ölçmede Savunma Biçimleri Testi (SBT-40), karanlık üçlü kişilik özelliklerini ölçmede ise Kısaltılmış Karanlık Üçlü Ölçeği (SD3-T) kullanılmıştır. Bu ölçeklerin yanısıra kişilerden sosyodemografik değişkenlere yönelik veri toplamak amacıyla kişisel bilgi formu uygulanmıştır. Karanlık üçlü kişilik özellikleri klinik-altı değişkenler kabul edildiğinden, ulaşılan 1691 kişiden tanı aldığını beyan edenler çıkarılarak 1301 kişiden oluşan bir örneklem analize tabi tutulmuştur. Uygulanan Çok Değişkenli Varyans Analizi sonuçlarına göre, kişilerin DDZÖ, SBT-40 ve SD3-T alt boyut puanlarının kişilerin yaş, cinsiyet, eğitim ve medeni durumlarına göre farklılaştığı gözlenmiştir. Yordama etkisinin incelenmesi için yapılan Çoklu Doğrusal Regresyon Analizi sonuçlarına göre DDZÖ ve SBT-40 alt boyut puanlarının, SD3-T alt boyut puanlarını yordadığı gözlenmiştir. Gözlenen bu yordama etkisinin ise yaş, cinsiyet, eğitim ve medeni durum değişkenlerine göre farklılık göstermektedir. Karanlık üçlü kişilik özelliklerine sahip olma derecesi üzerinde sosyodemografik değişkenlerin, duygu düzenleme güçlüklerinin ve savunma mekanizmalarının etkilerinin anlaşılması, kişiliğin anlaşılmasında ilgili değişkenlerin önemli yapılar olduğu ve bu yapıların sınıflama sistemlerince ve psikopatolojilerin etiyolojilerinin anlaşılmasında önemli araçlar olarak kullanılabileceği yorumunu mümkün kılmaktadır.

In this study, the predictive effect of the emotion regulation difficulties and defense mechanisms on the dark triad personality traits was investigated. In addition, it was thought that individuals' difficulty in emotion regulation, defense mechanisms and dark triad personality traits scores would differ according to sociodemographic variables, and similarly, the predictive effect of these variables might differ according to age, gender, education and marital status. The Difficulties in Emotion Regulation Scale (DERS) was used to measure emotion regulation difficulties, the Defense Style Questionnaire (DSQ-40) was used to measure defense mechanisms, and the Short Dark Triad Scale (SD3-T) was used to measure dark triad personality traits. In addition to these scales, a personal information form was applied to collect data on sociodemographic variables including age, sex, education status, marital status and the status of psychiatric diagnoses. A sample of 1301 people was analyzed by excluding those who declared that they were psychiatrically diagnosed from a total of 1691 people. According to the results of the Multivariate Analysis of Variance applied, it was observed that the DERS SBT-40 and SD3-T sub-dimension scores of the individuals differed according to age, gender, education and marital status of the individuals. According to the results of Multiple Linear Regression Analysis performed to examine the predictive effect, it was observed that DERS and SBT-40 subscale scores predicted SD3-T subscale scores. Also it is observed that the predictive effect of these variables differ according to age, gender, education and marital status. Understanding the effects of sociodemographic variables, emotion regulation difficulties and defense mechanisms on the degree of having dark triad personality traits makes it possible to interpret that these variables are important structures in the understanding of personality and that these structures can be used as important tools for classification systems and understanding the etiology of psychopathologies.