Enfel Doğan, Şeyhoğlu Sadrüddin’in Kabus-Nāme Tercümesi: Metin, Sözlük, Dizin, Notlar, Tıpkıbasım
Citation
TURAN, Fikret. "Enfel Doğan, Şeyhoğlu Sadrüddin’in Kabus-Nāme Tercümesi: Metin, Sözlük, Dizin, Notlar, Tıpkıbasım." FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2 (2013): 417-420.Abstract
Türklerin İslamiyeti kabul ettikten sonra girdiği İslami-İrani kültür coğrafyasında
11. yüzyıldan sonra “edeb” eğitimi ve kültürü bağlamı içinde popüler olmuş
nasihatname türü eserleri yazma ve okuma konusuna önem verdikleri kültür tarihi
uzmanları tarafından çeşitli vesilelerle dile getirilmiştir. Daha çok devlet yöneticilerine
öğüt vermek ve onlara hem özel hayatlarında hem de devlet yöneticiliği
hayatlarında yol göstermek için kaleme alınan nasihatnamelere bazen siyasetnāme
bazen de pendnāme denmiştir. Batı edebiyatınde “mirror for princes” adı verilen
ve Ortaçağda yaygın olan bu edebi geleneğin İslam coğrafyasında özellikle İran
kültür coğrafyasında önem kazandığı ve Türklerin bu coğrafyada 11. asırdan sonra
siyasi hakimiyeti ele geçirmelerinden sonra da bu geleneğin güçlenerek devam
ettiğini biliyoruz. Nasihatname geleneğinin temel eseri sayılan Kelile ve Dimne
hikayelerinin 7. asırda Buzroye tarafından Pehleviceye ve 8. asırda İbn Mukaffa
tarafından Arapçaya tercüme edilmesinden sonra bu tür, hem dolaylı allegorik eserler
olarak, hem de doğrudan tavsiye türü nasihatnameler olarak önem kazanmıştır.
10. asırdan sonra ise devlet yöneticilerine nasihat vermek için manzum ve mensur
eserler yazmak ve yazdırmak sultanlar için adeta bir moda haline gelmiştir.
10. yüzyılın sonlarında Gazneliler Devletinin kurucu Sebüktegin’in, oğlu Sultan
Mahmud için yazdığı Pendnāme ile başlayan bu siyasi nasihatname anlayışı Karahanlı
topraklarında Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’i, İran’ın Taberistan bölgesinde
Keykavus ibn İskender’in Kābūsnāme’si ve Selçuklularda Nizamülmülk’ün
Siyāsetnāme’si ve Gazzali’nin Nasihatü’l-Mülūk’u ile zirve eserlerini meydana
getirmiştir. Nasihatname - siyasetname türü daha sonra Hindistan’da Babürlüler
İmparatorluğunda ve daha sınırlı olarak Osmanlı İmparatorluğunda yeni eserlerle
sonraki yüzyıllarda varlığını sürdürmeye devam etmiştir.