İlmin Kaybı: Allâme İsmâil Sâib Sencer (Erzurum 31 Ocak 1873 – İstanbul 22 Mart 1940)
Künye
EL-KEVSERÎ, Muhammed Zâhid, & notlandırarak çeviren Musa ALAK "İlmin Kaybı: Allâme İsmâil Sâib Sencer (Erzurum 31 Ocak 1873 – İstanbul 22 Mart 1940)."FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 12 (2018): 495-506.Özet
İleri toplumlar, ilim ve sanatta öne çıkmış fertlerini mevcut ve sonraki nesillere tanıtmaya
büyük önem atfederler. Böylece yeni yetişmekte olan nesilleri teşvik ederek,
o örnek şahsiyetlerin ölümlerinden sonra, onların yerlerini doldurmaya gayret ederler.
Bizim Osmanlı’nın son, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde yaşamış olan büyük şahsiyetlerimizden
biri, Beyazıt Câmii dersiâmlarından, Dârülfünûn müderrislerinden ve Beyazıt Devlet Kütüphanesi müdürlerinden İsmâil Sâib Sencer’dir. Arap dili ve edebiyâtı, İslâmî
ilimler ve özellikle de kitâbiyât alanındaki engin bilgisinden dolayı kendisine “ayaklı
kütüphane” denmiştir. İşte Kevserî, bu makalesinde kendisinden altı yaş büyük olan, ama
arkadaş çevresinde bulunduğu İsmâil Sâib Sencer’i kısaca tanıttıktan sonra, onunla ilgili
iki hâtırasını tarihe not düşüyor. Advanced societies take it seriously to introduce their pioneers of science and art to
their current and future generations. By doing that, they try to encourage the future generations
and to fill in the places of those pioneers after they pass away. One of the Turkish
pioneers of that sort, who lived in the last era of the Ottoman Empire and the first era of
the Turkish Republic was İsmâil Sâib Sencer, who was one of the Beyazıt Mosque’s scholars
(dersiâmm) and one of the professors at Dârulfunûn (Ottoman University), as well
as an administrator of the Beyazıt Public Library. He was called as “a library with two
feet” due to his knowledge concerning Arabic language and literature, Islamic sciences
and especially because of his knowledge in bibliography. Although Kevserî was six years
younger than Sencer, they were close friends. In this article, Kevserî, talks about İsmail
Sâib Sencer in a sincere way giving rise to two historical anecdotes that are related to him.