“Geldi Bir Devre-i Matem Şiire”: Ölümü Üzerine Yazılanlar Çerçevesinde Muallim Nâci Biyografisini Yeniden Düşünmek
Citation
KOÇAK, Mesut. "“Geldi Bir Devre-i Matem Şiire”: Ölümü üzerine yazılanlar çerçevesinde Muallim Nâci biyografisini yeniden düşünmek". RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 28 (2022): 144-155.Abstract
Bu çalışma, Muallim Nâci'nin biyografisini, ölümü üzerine yazılan yazılar çerçevesinde yeniden
inceleme fırsatına odaklanmaktadır. Ayrıca modern bir tür olarak biyografi yazmanın sorunlarını,
özellikle Türk edebiyatı tarihlerinin Muallim Naci'yi tanımlama biçimleriyle ilgili olarak
tartışmaktadır. Muallim Nâci'nin belli başlı edebiyat tarihlerinde "tek ve değişmez" bir konu olarak
nasıl dondurulduğunu ve lineer bir çizgide tarihselleştirildiğini örneklerle sunmaktadır. Özelde
Nâci'yi, genelde tüm Türk edebiyat tarihini modernist bir tavırla ve Avrupa merkezci bir yaklaşımla
sunmanın nasıl kısır bir kanonik döngüye dönüştüğünü vurgulamaktadır. Şinasi ve Namık Kemal ile
başlayan ve Recâizade Mahmud Ekrem ile devam eden Türk edebiyatının modernleşmesinin yarattığı
tek sesliliğe eklemlenen Türk edebiyatı tarihi yazımının Nâci'yi değersizleştirmesini ve
ötekileştirmesini örneklerle incelemektedir. Çalışma, söz konusu kanonik tutumu ve yerleşik algıyı
aşmanın bir yolu olarak çok sesli bir biyografik okuma önermektedir. Bu bağlamda, Mikhail
Bakhtin'in romanların değerini ortaya çıkarmak için önerdiği "çok seslilik" kavramının biyografi
yazımında sunacağı olanaklara dikkat çekmektedir. Tek sesli, değişmez ve lineer bireysel anlatıyı
aşmanın ve gerçek nesnelliğe ulaşmanın özneyi farklı ilişkiler ağının bir parçası olarak görmekle ve
onu hayatın çoksesliliğine paralel bir anlatı ile metinleştirmekle mümkün olduğunu iddia etmektedir.
Bu amaçla Muallim Nâci'nin ölümü üzerine farklı yazar ve şairler tarafından yazılmış metinlerde ve
çeşitli haber, makale ve şiirlerde üretilen söylemleri analiz etmektedir. Dolayısıyla farklı bakış açıları
ve ilişkiler ile çeşitli görme biçimlerinin oluşturduğu çoksesliliğin, yerleşik imajın dışında nasıl bir
Nâci imajı oluşturduğunu göstermeye çalışmaktadır. Sonuç olarak, modern ve hümanist bireysellik
anlayışının değişmeyen, monoton, lineer bir birey anlayışını öngörmesine karşı insanı kendi
gerçekliği içinde tanımanın daha önemli olduğunu ve bu eksikliğin modern biyografilerin en sorunlu
yönü olduğunu vurgulamaktadır.