Özel Gereksinimli Çocuğa Sahip Ebeveynlerde Belirsizliğe Tahammülsüzlük ve Psikolojik Sağlamlık Düzeylerinin Yaşamın Anlamını Yordamadaki Rolü
Citation
İŞÇİ, Merve Nur, Özel Gereksinimli Çocuğa Sahip Ebeveynlerde Belirsizliğe Tahammülsüzlük ve Psikolojik Sağlamlık Düzeylerinin Yaşamın Anlamını Yordamadaki Rolü, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı Klinik Psikoloji Programı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2022.Abstract
Psikolojik sağlamlık bireylerin genel psikolojik iyi oluşlarıyla ve zorluklarla başa çıkma kapasiteleriyle ilişkilidir. Yaşamın içindeki belirsizlikler bireyleri zorlayabilmektedir. Belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyi yüksek olan bireylerin psikolojik problemlere yatkınlığının arttığı bilinmektedir. Belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyi ile psikolojik sağlamlık düzeyleri arasında negatif yönde bir ilişki olduğu bilinmektedir. Yaşamın anlamı ise, bireylerin hayata anlam atfedebilmesi ile ilgilidir. Yaşamı anlamlı bulan kişilerin zorluklarla daha kolay başa çıkabildikleri düşünülmektedir. Psikolojik sağlamlık ile yaşamın anlamı arasında çift yönlü ilişki olduğu belirtilmektedir. Yani, psikolojik sağlamlığı yüksek olan kişiler yaşamı anlamlandırabilmekte ve yaşamı anlamlandırabilen kişilerin psikolojik sağlamlık düzeyleri yüksek olabilmektedir. Daha önce yapılan çalışmalarda bu üç değişken ayrı ayrı ve ikili olarak birbirleriyle olan ilişkileri incelenmiştir. Bu çalışmanın amacı özel gereksinimli çocuğa sahip ebeveynlerde psikolojik sağlamlık ve belirsizliğe tahammülsüzlük düzeylerinin aynı anda yaşamın anlamı üzerindeki etkisini incelemektir. Daha önce bu örneklemde bu değişkenleri aynı anda inceleyen bir çalışma bulunmamaktadır. Bu amaçla özel gereksinimli çocuğa sahip 154 katılımcıdan veri toplanmıştır. Veri toplama işlemi Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği, Yaşamın Anlamı Ölçeği, Belirsizliğe Tahammülsüzlük Ölçeği Kısa Formu (BTÖ-12) ve araştırmacı tarafından hazırlanan sosyodemografik bilgi formu kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler SPSS-25 istatistik programı kullanılarak analiz edilmiştir. Analizler sonucunda Analizler sonucunda katılımcıların psikolojik sağlamlık ve belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyleri arasında negatif ilişki tespit edilmiştir. Söz konusu değişkenler arasında herhangi bir yordama durumu bulunmadığı tespit edilmiştir. Psychological resillience is related to general well-being and coping capacities of individuals. Uncertainity in life can be tough for individuals. It is known that high intolerance level of uncertainity increases pronness to psychological problems. It is also known that the level of intolerance of uncertainity is negatively correlated with psychological resillience. Meaning of life is related with person’s personal attribution of meaning of life. It has been considered that those who think life is meaningful can cope with difficulties in life easily. It is asserted that psychological resilience and person perception of meaning of life are bidirectionally related. Thus, people with high resillience can attribute meaning and those who can attribute meaning have high level of psychological resilience. Previous literature investigated these 3 variables individually and in pairs. The aim of this study is to investigate the effects of psychological resilience and intolerance of uncertainity of parents with disabled children on perception of meaning in life. There is no previous study examining these variables simultaneously in this sample. On this purpose, data were collected from 154 participants with special needs children. Data collection was carried out using the Brief Psychological Resilience Scale, The Meaning of Life Scale, The Intolerance of Uncertainty Short Form (BTS-12) and the sociodemographic information form which prepared by the researcher. The obtained data were analyzed using the SPSS-25 statistical program. As a result of the analyzes, a negative relationship was found between the psychological resilience and intolerance of uncertainty levels of the participants. It has been determined that there is no predictive relation among the mentioned variables.