Halîl Ahmed Sehârenpûrî’nin Bezlü’l-Mechûd Şerhinde Azîmâbâdî’ye Eleştirileri
Citation
DEMİRBİLEK, Büşra, Halîl Ahmed Sehârenpûrî’nin Bezlü’l-Mechûd Şerhinde Azîmâbâdî’ye Eleştirileri, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Temel İslam Bilimleri Programı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2023.Abstract
Hz. Peygamber’den nakledilen hadislerin anlaşılmasına yönelik çabalar, sahabe tarafından başlatılmış olup rivayetlerde kapalı kalan bölümleri Efendimiz hayatta iken sormaları suretiyle anlamaya ve aktarmaya gayret etmişlerdir. Bu dönemde, sözlü olarak gerçekleştirilen bu faaliyet, ilk şerh olarak bilinen Hattâbî’nin “A’lâmü’s-Sünen” adlı eserini kaleme almasıyla yazılı bir şekilde devam etmiştir. Hadis şerhlerinde kullanılan yöntem, hadis kitaplarının yazılış amacına göre değişmektedir. . Terğîb ve terhîb hadislerini ihtiva eden eserleri şerh eden şarihler daha çok kapalı lafızları açıklama yoluna gitmişlerken; ahkâm hadislerinin bulunduğu eseri şerh etmeye girişen şarihler ise mensubu olduğu ekolün görüşleri itibariyle hadisleri yorumlamakta ve hüküm vermektedirler. Bu yöntemle de İslam âlimleri hadisler üzerinden mensubu oldukları görüşlerin delillerini ortaya koyarak kimi yerlerde muarızlarına reddiyeler yazmışlardır.
Bu araştırma, Hindistan’da yaşamış farklı mezheplere mensup olan Sehârenpûrî ve Azîmâbâdî’nin biyografilerini verme ve Hanefî mezhebine bağlı olan Sehârenpûrî’nin Ebû Dâvûd’un “Sünen”i üzerine kaleme aldığı “Bezlü’l-mechûd” adlı eserini şerh ettiği sırada Ehl-i hadis mensubu olan Azîmâbâdî’ye yönelik yaptığı eleştirileri ve bu eleştirilerin sebebini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda XX. yüzyıl Hindistan’ının siyasî, sosyal yapısı da araşırmanın bir parçasıdır. Çalışmamız, Hanefî mezhebinin bir temsilcisi olan Sehârenpurî ile Ehl-i hadisin temsilcisi olan Azîmâbâdî’nin hadisleri yorumlama ve hüküm çıkarma noktasındaki farklılıklarına ışık tutmayı hedeflemektedir. The efforts to understand the hadiths narrated from the Prophet Muhammad (pbuh) were initiated by the companions, who made efforts to comprehend and transmit the parts that remained obscure by asking the Prophet himself during his lifetime. During this period, this activity, carried out orally, continued in written form with the compilation of the first hadith commentary known as Hattâbî’s “A’lâm al-Sunan” The method used in these hadith commentaries varies depending on the purpose of writing the hadith collections. Commentators who explained the motivational and deterrent hadiths focused more on elucidating the ambiguous words, while those who attempted to comment on the hadiths containing legal rulings interpreted and provided judgments based on the views of their respective schools of thought. Thus, Islamic scholars presented the evidences of their own perspectives through the hadiths and in some cases, refuted their opponents.
This research aims to shed light on the lives of Sehârenpûrî and Azîmâbâdî, who lived in India and belonged to different schools of thought, and the criticisms made by Sehârenpûrî, who adhered to the Hanafi school, against Azîmâbâdî, who belonged to the Ahl al-Hadith (followers of hadith) camp, during his commentary on Abu Dawud‘s Sunan, titled Bazl al-Majhood. In this context, the political and social structure of 20th century India is also part of the research. Our study aims to shed light on the differences in the interpretation and derivation of rulings from hadiths between Sehârenpûrî, a representative of the Hanafi school, and Azîmâbâdî, a representative of the Ahl al-Hadith camp.



















