The ICRC’s Formulation of the Notion of Direct Participation in Hostilities: A Critical Legal Analysis
Dosyalar
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
The International Committee of the Red Cross (ICRC) invited a group of experts to The Hague to clarify the meaning and scope of the notion of “direct participation in hostilities” (DPH) in 2003.1 This attempt took more time than expected and produced the ICRC’s Interpretative Guidance on the Notion of Direct Participation in Hostilities under International Humanitarian Law (the Interpretative Guidance) in May 2009.2 However, the outcome of this entire process lacks consensus among the experts who participated in the working group meetings3 as a significant number of them are of the opinion that the Interpretative Guidance does not correctly maintain the balance between military necessity and humanitarian concerns.4 Because the ICRC’s formulation of DPH is not in accordance with this generally accepted balance, which reflects the spirit of all international humanitarian law (IHL) norms, the Interpretative Guidance has been widely criticized by legal experts and scholars as will be discussed in this essay.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi, “çatışmalara doğrudan katılım” kavramının anlam ve kapsamını netleştirmek için 2003 yılında, uzmanlardan oluşan bir grubu Lahey’e davet etti. Bu teşebbüs, beklenenden uzun bir zaman aldı ve 2009 yılının Mayıs ayında Uluslararası Kızılhaç Komitesi, “Uluslararası İnsancıl Hukuk’ta Çatışmalara Doğrudan Katılım Kavramına İlişkin Yorumlayıcı Kılavuz”u yayınladı. Ancak çalışma toplantılarına katılan uzmanların büyük bir bölümünün, Yorumlayıcı Kılavuz’un askeri gereksinim ve insani kaygı arasındaki dengeyi doğru şekilde kuramadığı düşüncesinde oldukları ve bütün bu süreç boyunca uzmanlar arasında fikir birliği sağlanamadığı görüldü. Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin çatışmalara doğrudan katılıma ilişkin ortaya koyduğu çerçevenin Uluslararası İnsancıl Hukuk kurallarının ruhunu yansıtan bu genel kabul görmüş dengeye uygun olmaması, Yorumlayıcı Kılavuz’un, bu makalede ele alındığı üzere, hukukçular ve akademisyenler tarafından ciddi bir biçimde eleştirilmesine neden oldu.










