Tasarım ve mülklerin bölünebilirliği: miras ve önalım
Künye
ÇAKAR, Hale Nur, Tasarım ve mülklerin bölünebilirliği: miras ve önalım, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2019Özet
Yapılı çevre ve insan ihtiyaçları sürekli bir değişim içerisindedir. Bu değişim
günümüzün teknolojik gelişmeleri ile daha da hızlanmış ve giderek hızlanmaktadır.
Kullanıcılar, değişen ve dönüşen ihtiyaçlarını, yaşadıkları çevreye yansıtmaya
çalışmakta ve yapılı çevrenin değişen ihtiyaçlarını karşılamasını beklemektedir.
Değişen kullanıcı ihtiyaçlarının karşılanması, yapılı çevrenin değişebilirliği ile
ilişkilidir.
Mimari çevre, değişebilirlik bağlamında incelendiğinde geleneksel çevrelerin
değişime açık ve esnek bir yapıda olduğu gözlenmektedir. Geleneksel çevrenin
fiziksel olarak kolaylıkla değiştirilmeye elverişli olduğu, kullanıcıların ihtiyaçlarına
yönelik olarak yapılarda gerçekleştirdikleri değişimlerde görülmektedir.
Bununla birlikte, günümüz modern çevresinde mimari yapılar tamamlanmış bir ürün
olarak kabul edilmekte ve çoğunlukla değişime uyum sağlamakta yetersiz
kalmaktadır. İhtiyaçlar değişirken yapıların sabit kalması, işlevsel ve fiziksel
eskimeyi beraberinde getirerek mimaride, esneklik ve değişebilirlik gibi kavramların
tartışılmasına yol açmıştır. Bu anlamda günümüz mimarisi, değişen ihtiyaçlara cevap
verebilecek bir yöntem arayışındadır.
Yapılı çevrede kullanıcı tarafından değişikliklerin gerçekleştirilebilmesi yapıların
fiziksel elverişliliğinin yanında, çevrenin hukukuyla doğrudan ilişkilidir. Hukuk,
çevrelerin oluşumunda, gelişiminde ve değişiminde etkili olan en önemli
faktörlerden biridir. Mimari çevrenin esnekliği ve değişebilirliği hukukun çizdiği
sınırların esnekliği çerçevesinde mümkündür.
Çalışma kapsamında, kullanıcının mimari çevreden beklediği değişim ihtiyaçlarından
biri olarak mülklerin bölünebilmesi ve birleştirilebilmesi konusunda, geleneksel ve
modern yapılı çevrelerin hukuku karşılaştırılmıştır. Geleneksel yapılı çevrenin
hukuku olarak, Türkiye’nin geçmişinde etkili olan İslam hukuku, modern çevrenin
hukuku olarak günümüz Türkiye’sinde geçerli olan Türk hukuku karşılaştırılmıştır.
Çalışmanın hukuki kapsamı, miras hukuku ve önalım hakkı çerçevesinde
daraltılmıştır. Miras hukuku mülkleri bölmeye neden olan hukuki bir işlem olarak,
önalım hakkı mülkleri birleştiren bir hak olarak incelenmiştir. İslam hukuku ve Türk
hukuku kuralları miras ve önalım hükümleri kapsamında karşılaştırılarak mimaride
bölünebilirliği nasıl etkilediği tartışmaya açılmıştır. Human needs are constantly changing which requires changes in the built
environment. Such change is accelerated with contemporary technological
advancement. As users’ values and needs are constantly changing, new social and
financial sittings are expressed by transforming properties. Thus the capacity of the
built environment to accommodate such needs should be a fundamental issue in
environmental activities whether in design or in the law (just to name two examples).
When we examine the built environment in the context of changeability, it is
observed that the traditional environments are more adoptable to change and thus
more flexible. This conclusion is the result of observing changes that are made by
users of the built environment.
However, today's modern edifices are often completed and much less adoptable to
change than traditional ones. As user’s needs changed, while building remained
stable, the issue of adoptability and flexibility in architecture became a debatable
subject. In this sense, today's architecture is in search of an architectural solutions
that can meet user’s changing needs.
The ability to accommodate changes by users’ in the built environment is directly
related to both, a) the law concerning the environment, namely properties’ and user’s
rights, b) as well as the capacity of the physical sitting to adopt changes. Law is one
of the most important factors that influence the formation, development and changes
in the environment. As known, flexibility and variability of the environment is only
possible within the framework of the law’s boundaries.
Within the scope of this study, the laws of traditional and modern built environments
are compared. Comparison, to name one example, is in the property’s capacity to
divide or join adjacent properties to form either smaller or larger ones that might be
used differently. Two small apartments might join to be used as an office for
example. Or to the contrary, a large apartment might be divided in to two restaurants.
As the traditional built environment was much influenced by the Islamic legal system
as evident from Turkey's history, it was then compared with current laws of today's
Turkey's environmental laws.
The scope of the study has been confined to the laws of inheritance and the right of
pre-emption. Inheritance law is examined as a legal process which caused the
division of properties, and the right of pre-emption as a right that united property.
The thesis explored how Islamic law and current Turkish law affected divisibility of
properties by comparing their rules on inheritance and preemption. Of course, many
examples are drawn from both, historical data and recent physical transformations to
clarify the need for physical and legal transformations for an adoptable urban sitting
hoping to reduce building demolitions which for sure will help in achieving
sustainability.