Erzincan’da 1939 Depremi Sonrasında Kurma Evler Örneği: Modern Mirasın Sürdürülebilir Bir Model Olarak Değerlendirilmesi
Künye
ÖZEL CAN, Senem, Erzincan’da 1939 Depremi Sonrasında Kurma Evler Örneği: Modern Mirasın Sürdürülebilir Bir Model Olarak Değerlendirilmesi , Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2021.Özet
1939 Erzincan Depremi, ülkemiz ve özellikle yöre insanı hafızasında yer etmiş; büyük hasarlar bırakmasının yanı sıra Erzincan’ın fiziksel görünümünde ve şehrin yerleşimim alanında değişikliklere yol açmış bir felâket olarak hatırlanmaktadır. Tez kapsamında ele alınan Kurma Evler, deprem sonrası insanlara konut sağlama amacıyla, az katlı ve prefabrik denilebilecek bir sistem ile yapılmış ve Avusturya’dan satın alınmış olan yapılardır. Az katlı, bahçe içinde yapılmış olan bu evlerin deprem kuşağında yer alan ve çok yakın geçmişte İzmir depreminde görüldüğü üzere sık sık sarsıntılara maruz kalan ülkemizde, özellikle Anadolu’da sürdürülebilir bir model olarak örnek alınması tez kapsamında bir öneri olarak sunulmaktadır.
Tezin içeriğinde, 1939 Erzincan depremi sonrası yaşanılan sorunlar ve bunlara getirilmeye çalışılan çözümler; bu çözümlerde izlenen ilerleme, dönemin gazete manşetleri ve dergileri, başbakanlık arşivleri, TBMM tutanakları ve 1949,1951 askeri hava fotoğrafları vasıtasıyla incelenmiş ve anlatılmaya çalışılmıştır. Deprem sonrası uygun görülerek uygulanan Kurma Evlerin uygulama süreçleri, günümüze ulaşmış olanlarının kullanım durumları tespit edilmiştir. Günümüze ulaşan ve ulaşamayan evler, gerek hava fotoğrafları ve güncel haritalar üzerinde çakıştırma ile tespit edilerek, gerekse yerinde gezilerek yerinde gözlemlenmiştir. Günümüze ulaşanlar arasında örnek bir ev belirlenerek; rölöve ve restitüsyon çizimleri yapılmış ve güncel kullanımı ile ilgili durum değerlendirmesi yapılmıştır.Deprem kuşağında yer alan ve farklı fay hatlarının geçtiği ülkemizde, yaşanılan depremler sonrası hasar, yıkım, yaralanma ve can kayıpları, her dört şiddetinin üstündeki depremle gözler önüne serilmektedir. Bu geçmiş tecrübelerden ders çıkarmamız, önlem almamız ve risklere karşı hazırlıklı olmamız gerekmektedir. Sismik hareketlerin yaşandığı coğrafyalarda yapılması gereken konutlar, uygulanması gereken yapım teknikleri bellidir. Türkiye’de halihazırda mevcut olan üniversitelerin bu konuya daha duyarlı yaklaşmaları, yerel ve merkezi yönetimlerin ise alanında yetkin mimar ve mühendisleri görevlendirerek bu konuya eğilmeleri beklenmektedir. Buna mukabil, seçim vaadleriyle yapılan imar barışları, bu konuyu olumsuz yönde etkileyen durumlardır.
Tez kapsamında ele alınan, 1950’li yıllarda Avusturya’dan gelen Kurma Evler Anadolu’da deprem sonrası yapılan az katlı, bahçe içinde yapılaşma örneği olarak araştırmaya ve tez kapsamında incelenmeye değer bulunmuştur. 1916’da Türk – Alman Dostluk Yarışması ile başlayan Alman sempatizanlığının 1940’lara gelindiğinde hala devam etmiş olması (Bozdoğan, 2001,19) sonucu Kurma Evler’in ithalatı Avusturya’dan sağlanmıştır. Bu evler, brütalist beton temelleri, kübik yapıları, düz beyaz duvarları, bahçeleri, eğimli kiremit çatıları ile sade pencere ve kapılarıyla modern dönem özelliklerini yansıtmaktadır (Bozdağan, 2001, 325). Anadolu’da küçük bir şehirde, az katlı ve bahçe içinde yapılmış yaygın yerleşime sahip toplu konut örneği olarak Erzincan Kurma Evler iyi bir modeldir.
1949 yılında yapılmış olan Kurma evler, yapım teknikleri, malzeme özellikleri, deprem bölgesine ve hızlı yapıma uygunluğu ile hem sürdürülebilir bir toplu konut modeli oluşturması hem de modern miras listesine alınarak korunması gereken bir yapı grubudur. Modern miras olarak yapıların öneminin Erzincan halkına idrak ettirilmesi, bu konuda farkındalık yaratılabilmesi, 72 yıldır problemsiz ayakta duran bu ahşap evlerin korunması adına gereklidir. In Turkey, as a country on an active seismic zone, destructions after every earthquake above the magnitude of four are revealed. However it is possible to build structures which can endure even higher maginitudes than four. Currently, the graduates of architecture and civil engineering faculties of existing universities can produce within the framework of physical durability, and comfort. The illegal constructions, and zoning amnesty in our country are major causes of destruction during seismic activity.
In this thesis, the somehow prefabricated buildings which are built after the Erzincan earthquake in 1939 are under examination. The newspapers and magazines of the period, archives of the prime ministry and TBMM (Grand National Assembly of Turkey) and aerial photographs of 1949, 1951 from the archives of Turkish Military Land Forces Command were thoroughly inspected. The houses built were built post-earthquake and are called Kurma Evler by the locals. On-site observations were made, as well as photographic documentation and measured drawings were prepared. On one example, a reconstruction model was suggested.
Considering the 1940s architecture as examples of the Modern Movement, these prefabricated houses from Austria are worth for research and preservation. These houses coincide with the Second National Architectural Period that reflects modern period features. The era is now considered as an era with brutalist concrete foundations, cubic structures, plain white walls, large gardens, sloping tile roofs, plain-formed windows and doors (Bozdağan, 2001, 325). The Kurma Evler in Erzincan reflects a good model for the republican period architectural culture.
To conclude, it is suggested that The Kurma Evler which were built in 1949 should be registered in the list of modern heritage and protected with their construction techniques, material properties, and their suitability for use in seismic zones. These wooden structures, which have been standing for 72 years, should be discerned by the locals in Erzincan as modern heritage. Therefore the importance of the buildings should be understood to create awareness for their preservation. There is no need to reject the importance of these houses which convey valuable information of their building period as well as materials and techniques of the period. Already some the houses were demolished to build new structures. For the remaining ones, we hope that our study can raise awareness.